Çanakkale Savaşı: Destansı Direnişin Hikayesi
Çanakkale Savaşı: Destansı Direnişin Hikayesi
Çanakkale Savaşı, 1. Dünya Savaşı sırasında 1915-1916 yıllarında Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında gerçekleşmiş ve Türk tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri olmuştur. Hem kara hem de deniz muharebelerini kapsayan bu savaş, Osmanlı’nın bir millet olarak bağımsızlık ruhunu tüm dünyaya gösterdiği bir direniş destanıdır. Bu savaşta, Türk ordusu ve halkı büyük fedakarlıklarla dünyanın en güçlü donanmalarından birine ve modern ordularına karşı koymuş, büyük bir zafer elde etmiştir.
Çanakkale Cephesi’nin Açılış Nedenleri
Çanakkale Cephesi’nin açılmasının birkaç stratejik nedeni vardır:
İstanbul’u Ele Geçirme Amacı: İtilaf Devletleri, Osmanlı’nın başkenti İstanbul’u ele geçirerek Osmanlı’yı savaş dışı bırakmak istiyordu. Rusya’ya Yardım Ulaştırma: Karadeniz üzerinden Rusya’ya yardım göndermek ve bu devleti savaşa daha güçlü bir şekilde dahil etmek hedefleniyordu. Osmanlı’yı Parçalama: Çanakkale’yi geçerek Osmanlı’yı tamamen çökertmek ve onun topraklarını paylaşma planlarını uygulamak istiyorlardı. Bu amaçlarla İngiltere ve Fransa, güçlü bir deniz donanması ve kara kuvvetleriyle Çanakkale Boğazı’na saldırı planını hayata geçirdiler.
Deniz Savaşları (19 Şubat 1915 - 18 Mart 1915)
İtilaf Devletleri, önce Çanakkale Boğazı’nı donanmalarıyla geçmeyi planladı. İngiliz ve Fransız donanmaları, dünyanın en modern ve güçlü savaş gemilerinden oluşuyordu. Boğazın iki yakasında bulunan Osmanlı tabyaları, bu gemilere karşı direnmek üzere hazırlanmıştı.
İtilaf kuvvetleri, 19 Şubat 1915’te Çanakkale Boğazı’na saldırı başlattı. Osmanlı kuvvetleri, ağır topçu ateşi ve deniz mayınlarıyla düşmanı durdurmaya çalıştı. 18 Mart 1915, deniz savaşlarının zirve noktası oldu. Nusrat Mayın Gemisi’nin gece döşediği mayınlar, İtilaf Devletleri donanmasına büyük darbe vurdu. “Bouvet,” “Ocean” ve “Irresistible” gibi güçlü zırhlılar mayınlara çarparak battı veya kullanılamaz hale geldi. Bu büyük yenilgi sonrasında İtilaf Devletleri, denizden Çanakkale’yi geçemeyeceklerini anlayarak kara harekatına yöneldi.
Kara Savaşları (25 Nisan 1915 - Ocak 1916)
İtilaf kuvvetleri, Gelibolu Yarımadası’nda çıkarma yaparak boğazı kara yoluyla kontrol altına almak istedi. 25 Nisan 1915 sabahı, Arıburnu, Seddülbahir ve Suvla Körfezi gibi farklı noktalarda çıkarma harekatları başladı. Ancak, onları burada büyük bir sürpriz bekliyordu: Mustafa Kemal ve Türk askerlerinin destansı direnişi.
Arıburnu ve Conkbayırı
Mustafa Kemal, 57. Alay ile Conkbayırı’nda düşmana karşı büyük bir savunma hattı kurdu. Onun meşhur emri, bu mücadelenin ruhunu özetliyordu: “Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum!” Bu emirle birlikte Türk askerleri, hayatlarını feda etme pahasına düşmanın ilerlemesini durdurdu. İtilaf kuvvetleri büyük kayıplar vermeye başladı.
Seddülbahir Muharebeleri
Seddülbahir bölgesi, İngiliz ve Fransız kuvvetlerinin yoğun saldırılarına sahne oldu. Ancak Osmanlı askerleri, burada da direnişiyle düşmanın ilerlemesini engelledi. Bombardıman ve süngü savaşları, Gelibolu’nun her köşesini adeta bir cehenneme çevirdi.
Anafartalar Zaferi
Mustafa Kemal, Anafartalar Grubu komutanı olarak bu bölgedeki taarruzları bizzat yönetti. 10 Ağustos 1915’te Anafartalar ve Kocaçimentepe’de düşmana karşı düzenlenen başarılı taarruzlar, İtilaf kuvvetlerinin moralini bozdu ve onları geri çekilmek zorunda bıraktı.
Sonuç ve Önemi
1916 yılının başında İtilaf kuvvetleri, büyük kayıplar ve başarısızlıklarla Çanakkale’yi terk etti. Bu savaş, hem Osmanlı için hem de dünya tarihi için çok önemli sonuçlar doğurdu:
Türk Zaferi: Çanakkale Zaferi, Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılma sürecinde kazandığı en büyük zaferlerden biri oldu. Mustafa Kemal’in Yükselişi: Mustafa Kemal, savaş sırasında gösterdiği başarılarla Türk milletinin gönlünde bir lider olarak yer edinmeye başladı. Moral ve Özgüven: Çanakkale Zaferi, Türk milletinin bağımsızlık ve vatan sevgisini tüm dünyaya bir kez daha kanıtladı. Bu zafer, Milli Mücadele’nin ruhunu besleyen önemli bir kaynak oldu. Çanakkale’nin Anlamı Çanakkale, sadece bir savaş değil, aynı zamanda fedakarlığın, cesaretin ve bağımsızlık aşkının ölümsüz bir destanıdır. Bu savaşta Türk milletinin her bir ferdi, vatanını savunmak için canını ortaya koymuştur. Çanakkale Zaferi’nin ardından söylenen şu söz, bu savaşın anlamını ve Türk milletinin direnişini en güzel şekilde özetler: “Çanakkale geçilmez!”
Bu zafer, Türk milletinin asla esareti kabul etmeyeceğinin ve bağımsızlık uğruna her türlü bedeli ödemeye hazır olduğunun en büyük göstergesi olarak tarihe geçmiştir.